GİRİŞ
Türk Medeni Kanunu çeşitli maddelerde evlilik birliği içinde ve evlilik birliği son bulduktan sonra istenebilecek nafakaları düzenlemiştir. Bunlar içerisinde davanın devamı süresince istenebileceğinden hızlı ve etkili sonuç alınmasında en önemli nafakalardan birisi tedbir nafakasıdır. Bu yazımızda tedbir nafakasını ve genel özelliklerini değerlendireceğiz.
TEDBİR NAFAKASI NEDİR?,
Türk Medeni Kanunu madde 169, boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan geçici önlemleri resen alır diyerek tedbir nafakasını düzenlemiştir. Tedbir nafakası teoride kendi içinde geçici tedbir nafakası ve bağımsız tedbir nafakası olarak ayrılmaktadır. Bağımsız tedbir nafakası birlikte yaşam için ve ayrı yaşam için farklı hükümlerde düzenlenmiştir. Bağımsız tedbir nafakası boşanma davasından ayrı bir dava ile talep edilebilecekken geçici tedbir nafakası boşanma veya ayrılık davası içerisinde talep edilmesi yahut resen hükmedilmesi yönünden bağımsız tedbir nafakasından ayrılmaktadır. Bu yazımızda tedbir nafakasının genel özelliklerini değerlendireceğiz.
TEDBİR NAFAKASINDA İSTEM
Medeni Kanunumuz 169. Maddede geçici önlemler re’sen alınır demektedir. Buna göre eşlerin geçimine yönelik geçici önlemleri istek bulunmasa bile hakim kendiliğinden alır. Ancak eşler geçici tedbir nafakasını değişik şekil ve zamanlarda isteyebilmektedir. Eşin istemesi halinde hakim istek miktarını aşacak şekilde eş yararına tedbir nafakası veremez[1]. Taraflardan birinin bu yönde bir istemi olması durumunda olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekmektedir[2]. Tedbir nafakasının dava açılırken istenmeyip sonradan istenmesi halinde Yargıtay kararlarına göre nafakanın istek tarihinden itibaren verilmesi gerekmektedir[3]. Yargıtay kararlarında nafaka yükümlülüğünün sürekli yinelenen yükümlülüklerden olduğunu belirtmekte ve tedbir nafakasının sonradan da istenebileceğine karar vermektedir. Fakat tedbir nafakası istemediğini yargılamanın herhangi bir aşamasında açıklayan taraf lehine tedbir nafakası verilemeyeceğine ilişkin Yargıtay içtihatları bulunmaktadır.[4]
Tedbir nafakası boşanma davasından ayrı bir dava ile istenemez. Tüm tedbirleri almaya görevli olan mahkeme davaya bakan mahkemedir bu nedenle davaya bakan mahkemeden tedbir istemek yerine lüzumsuz masraf yapılması doğru değildir[5]. Ancak bağımsız nafaka davası açılması halinde bu derdestlik oluşturmayacaktır yalnızca nafaka miktarının belirlenmesinde göz önüne alınabileceğine ilişkin kararlar bulunmaktadır[6].
TEDBİR NAFAKASINDA SÜRE
Tedbir nafakası kural olarak boşanma veya ayrılık davasının açıldığı tarihten itibaren hükmedilir. Ancak daha önce açıklandığı gibi tedbir nafakası istenmediği açıklanmış ve daha sonra geçici tedbir nafakası talep edilmişse talep tarihinden itibaren hükmedilmelidir. Karşı boşanma davası tarihinden itibaren verilemez, asıl boşanma davası tarihinden itibaren verilmelidir[7].
Tedbir nafakasının sona ermesi kural olarak boşanma ya da ret hükmünün kesinleştiği tarihte sona erer. Ancak geçerli neden gösterilmesi halinde daha önce de sonlandırılmasına karar verilebilir. Geçici tedbir nafakası boşanma kararının kesinleşmesi, evliliğin iptali kararının kesinleşmesi, boşanma davasından feragat edilmesiyle, eşlerden birinin ölmesi, ölüm benzeri durumun gerçekleşmesi, gaiplik kararı alınması ile de kendiliğinden sona erer.
TEDBİR NAFAKASININ MİKTARI
Hakim tedbir nafakasının miktarını belirlerken öncelikle tarafların nafaka miktarı konusunda bir kabulleri varsa bu anlaşmayı gözetmelidir. Anlaşma olmaması halinde mahkeme gerekli yerlerden mali ve ekonomik duruma ilişkin bilgilere ulaşacak ve tarafların ekonomik ve sosyal durumları miktarın belirlenmesinde belirleyici olacaktır. Sürekli, düzenli ve yeterli gelirinin olmadığı anlaşılan eş tedbir nafakası vermek zorunda değildir[8]. Tarafların ekonomik ve sosyal durum araştırmaları sonucu mal varlığı ve gelirleri eşit veya birbirine yakın çıkması halinde taraflar birbirlerine tedbir nafakası vermek zorunda değildir[9].
Yargıtay, askerlik görevini yapmakta olan ve hiçbir geliri ve serveti olmayan erkek eşin[10] ve akıl hastası olan davalı kocanın[11] hiçbir malvarlığı veya geliri bulunmadığı gerekçesiyle davacı kadın yararına geçici tedbir nafakası ile sorumlu olmadığına karar vermiştir.
Boşanma ve ayrılık davalarında geçici tedbir nafakası verilirken mesleği ve sürekli, düzenli, yeterli geliri bulunduğu anlaşılan eş yararına tedbir nafakası verilemez. Burada önemli olan husus yeterli geliri olmasıdır. Dolayısıyla sadece meslek sahibi olmak yeterli değildir.
Tedbir nafakası verilmesi için nafaka talep eden tarafın ekonomik durumunun daha kötü olması şartı yoktur. Hakime takdir yetkisi tanınan bu konuda hakim durumun gereklerini ve haklı sebepleri göz önünde tutarak hukuka ve hakkaniyete göre karar verecektir. Ayrılık halinde de nafaka talep edenin gelirinin olması karşı tarafın ortak giderlere katılma yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı için bu durum sadece nafaka miktarının takdirinde göz önünde bulundurulur, tedbir nafakası bağlanmasını engelleyici bir hal değildir[12]. Ekonomik güçleri birbirine yakın olan eşlerin tedbir nafakası vermek zorunda olmadığına dair Yargıtay’ın çeşitli kararları da bulunmaktadır[13].
Boşanma ve ayrılık davalarında tedbir nafakası miktarının belirlenmesi özel ve teknik bilgi gerektirmemektedir. Davanın gereksiz yere uzaması ve tarafların ödemek zorunda olmadıkları bilirkişi ücretlerini ödemek zorunda kalmaları uygun bir yargılama olmayacaktır. Tedbir nafakasının miktarının belirlenmesi aile mahkemesi hakiminin bilgisi ve takdiri dahilindedir.
Tarafların durumun zaman içinde değişmesi halinde hakim tedbir nafakası miktarını yeniden belirleyebilir ya da kaldırabilir. Bu durumda indirimin, artırımın yahut kaldırmanın sebebi açıklanmalıdır. Zaman içerisinde özellikle çocukların ihtiyaçlarındaki artış sebebiyle aile mahkemesi hakimi bu gerçeği görerek artımı kendiliğinden gerçekleştirmelidir.
Tedbir nafakasına hükmedilmesinde kusur dikkate alınamaz, kusurun dikkate alınması tedbir nafakasının amacına aykırı olacaktır.[14] Tam kusurlu olsa bile gereksinimi olması halinde mahkeme tarafa tedbir nafakası verebilmektedir. Kusur burada bir ölçüt olarak alınamayacağı gibi aynı zamanda kararın kesinleşmesinden sonra da kusurun belirlenmiş olması halinde tedbir nafakasının kaldırılması ya da ödenenlerin geri istenmesi de mümkün değildir. Tedbir nafakası isteyenin uzun yıllar boyunca eşinden bağımsız veya geçici tedbir nafakası talep etmemiş olmasının da bir önemi bulunmamaktadır. Bu durumda tedbir nafakası talebi için iyiniyetli değil savunması ileri sürülemez[15].
Nafaka kurumu için kusur unsuru sadece yoksulluk ve bağımsız tedbir nafakasında öngörülmüştür[16]. Ancak tedbir nafakasının evlilik dışı birliktelik olması durumunda verilmeyeceğine ilişkin kararlar bulunmaktadır. Bu engelleyen birliktelik için hakim bir takım koşulların birlikte gerçekleşip gerçekleşmediğini re’sen dikkate alır. Bu koşullar başkası ile yaşanıyor olması, ekonomik destek bulunması, gereksinimin destekle sonlanması ve ekonomik birlik oluşması gibi koşullardır. Yargıtay’ın bu konuda başka biriyle evlilik dışı yaşayan eşin lehine tedbir nafakası verilmesinin usule ve yasaya aykırı olduğuna dair kararları bulunmaktadır[17]
Nafaka kurumu için kusur unsuru sadece yoksulluk ve bağımsız tedbir nafakasında öngörülmüştür[18]. Ancak tedbir nafakasının evlilik dışı birliktelik olması durumunda verilmeyeceğine ilişkin kararlar bulunmaktadır. Bu engelleyen birliktelik için hakim bir takım koşulların birlikte gerçekleşip gerçekleşmediğini re’sen dikkate alır. Bu koşullar başkası ile yaşanıyor olması, ekonomik destek bulunması, gereksinimin destekle sonlanması ve ekonomik birlik oluşması gibi koşullardır. Yargıtay’ın bu konuda başka biriyle evlilik dışı yaşayan eşin lehine tedbir nafakası verilmesinin usule ve yasaya aykırı olduğuna dair kararları bulunmaktadır[19]
TEDBİR NAFAKASININ ÖDENMESİ
Uygulamada kural olarak tedbir nafakasının ödenmesine irat biçiminde karar verilmektedir. Ancak gereklilik halinde toptan ödenmesine de karar verilebilir. Tarafların ekonomik ve sosyal durumları elveriyor ve gerekli kılıyorsa tedbir nafakasının ayın olarak ödenmesine de karar verilebilir. Ayrıca tarafların bir anlaşması olmaması durumunda Türk parası olarak ödenmesine takdir edilmesi zorunludur[20].
“Türk Hukukunda Nafaka” isimli nafakanın genel özelliklerini değerlendirdiğimiz yazımızda da bahsedildiği gibi: nafaka alacaklısının ölmesi halinde ancak davanın açılmış olması durumunda, ölüm tarihine kadarki nafaka mirasçılara geçmektedir. Yine tedbir nafakasında da nafaka alacaklısının ölmesi durumunda tedbir nafakasının ölüm tarihine kadar işleyen miktarı tereke alacağını oluşturacaktır.
Boşanma ve ayrılık davalarında tedbir nafakası verilirken nafaka yükümlüsünün daha öncesinde ödemeyi kabul ettiği miktarın daha azına karar verilemez. Yargıtay buna ilişkin bir kararında daha önceki bir oturumdaki imzalı beyanında kabul edilen miktarın daha azına hükmedilmesini doğru bulmamıştır[21].
TEDBİR NAFAKASINDA FAİZ
Tedbir nafakası alacağı dava tarihinde muayyen ve muaccel olmadığından, başka bir anlatımla karar oluşmadan tedbir nafakası istenebilir hale gelmeyeceğinden dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi isabetsiz olacaktır.
‘‘...Nafaka alacağı her gün doğar ve işlemeye başlar. Ancak hakimin kararı ile ödenebilir hale gelir. Bu bakımdan nafakaya faiz takdir edilemez. Kaldı ki istek de yoktur. Bu nedenle gerekçeli kararda tedbir nafakasına dava tarihinden itibaren yasal faiz verilmesi doğru değildir. Bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden bozma nedeni yapılmamış, hükmün faiz yönünden düzeltilerek onanması gerekmiştir.’’[22]
İstek bulunması koşuluyla faize borcun muaccel olup borçlunun da temerrüde düşürüldüğü tarihten itibaren hükmedilebilir.
‘‘...Tedbir nafakasının miktarı hakim tarafından belirlenir. İnşai özelliğe haizdir. İşlemiş olanlar karar tarihinde, işleyecek olanlar ise her ayın başında ödenebilir (muaccel) hale gelir. Bu nedenle tedbir nafakasına işlemiş tedbir nafakaları yönünden karar tarihinden itibaren faiz verilmesi gerekirken, kesinleştiği tarihten verilmesi doğru değildir.’’[23]
TEDBİR NAFAKASINDA USUL
a)Görevli Mahkeme
Geçici tedbir nafakası boşanma ve ayrılık davası açıldıktan sonra görüleceğinden geçici tedbir nafakasında görevli mahkeme boşanma ve ayrılık davasında görevli mahkemedir.
Boşanma davası sırasında ara karar ile verilen geçici tedbir nafakasının tahsiline ilişkin takibe itirazın iptali davası da aile mahkemesinde görülmelidir.[24]
Nafaka alacağı ile ilgili menfi tespite ilişkin davada da görevli mahkeme aile mahkemesi olacaktır[25].
Boşanma veya ayrılık davasında ara karar ile verilen tedbir nafakasının iptali için ayrı dava açılamaz[26].
b)Yetkili Mahkeme
Türk Medeni Kanunu m.169 hükmüne göre boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır. Buna göre boşanma ve ayrılık davalarında yetkili mahkeme davanın devamı süresince tedbir nafakasında da yetkili mahkeme olacaktır.
Türk Medeni Kanunu m. 168 hükmüne göre boşanma ve ayrılık davalarında yetkili mahkeme eşlerden birinin yerleşim yeri veya eşlerden birinin davadan önce son altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.
TEDBİR NAFAKASINDA HARÇ
Tedbir nafakası boşanma davası içinde istenmişse yani bir diğer değişle geçici tedbir nafakası ise[27] harca tabi olmadığı halde bağımsız bir dava ile istenmişse yani bağımsız tedbir nafakası ise[28] harca tabidir.
TEDBİR NAFAKASINDA VEKALET ÜCRETİ
Bağımsız bir nafaka davası için vekalet ücreti takdir edilebilecekken boşanma veya ayrılık davası içerisinde hükmedilen geçici tedbir nafakası üzerinden vekalet ücreti takdir edilemez[29].
TEDBİR NAFAKASINDA ZAMANAŞIMI
Boşanma ve ayrılık davasında geçici tedbir nafakası koşulları oluştuğunda her zaman istenebilir. Herhangi bir zamanaşımı söz konusu değildir. Ancak Türk Medeni Kanunu m. 196 hükmüne göre bağımsız tedbir nafakasında istemde bulunulabilecek katkılar geçmiş bir yıl ve gelecek yıllar içindir. Bu durumda bağımsız tedbir nafakasında sadece geçmiş bir yıl ve gelecek yıllar için tedbir nafakası istenebilir.
Sonuç olarak nafaka kurumu aile hukukunun temeli niteliğinde olup önem verilmesi gereken bir konudur. Tedbir nafakası diğer nafakalar içerisinde hızlı ve etkili bir yol olarak ayrılmakta ancak detaylı hususları içerisinde barındırması sebebiyle bu yolun hızı ve kişilere etkisi değişkenlik göstermektedir. Diğer alacaklardan oldukça farklı ve detaylı olan nafaka alacağına ilişkin alanında uzman avukatlardan hukuki destek alınması gerekmektedir. Detaylı bilgi ve hukuki destek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Av. Cevdet YILMAZ
[1] Y2HD, 17.03.2005, 3066-4264 [2] Y2HD, 16.02.2005, 317-2180 [3] Y2HD, 05.07.2006, 4734-10765 [4] Y2HD, 21.07.2009, 12341- 14613 [5] HMK m. 390 f [6] Y2HD, 29.09.2005, 10427- 13116 [7] Y2HD, 25.04.2005, 5039- 6620 [8] Y2HD, 12.02.2008, 9092- 1425 [9] Y2HD, 07.10.2004, 10134-11421 [10] Y2HD, 10.12.2012, E. 2012/12308, K. 2012/29832 [11] Y2HD, 09.10.2006, 6442-13434 [12] YHGK, 23.11.2011, E. 2011/3-635, K. 2011/688 [13] Y2HD, 14.03.2007, 16953-4029; 20.06.2006, 3984; 21.02.2007, 14738-2473 [14] YHGK, 2.11.2011, E. 2011/2-533 K. 2011/670 [15] Gençcan Ömer Uğur, 6100 Sayılı HMK Hükümlerine Göre Boşanma Tazminat ve Nafaka Hukuku Bilimsel Çalışma ve Son İçtihatlar, Ankara, Yetkin Yayınları, 2013, s. 857 [16] 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 175 f. II birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe yanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır diyerek haklı sebep kavramının üstünde durur. [17] Y2HD, 07.03.2007, 15630-3493 ... Davalı-karşılık davacı kadının evlenme olmaksızın fiilen başkası ile yaşadığı anlaşılmakla davalı-karşılık davacı kadın yararına tedbir nafakası ve yoksulluk nafakası hükmedilmesi doğru bulunmamıştır... Y2HD, 14.01.2010, 21018-526 ... Davalı-davacının iaşesinin beraber yaşadığı şahıs tarafından karşılandığı yapılan soruşturma e toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının geçimiyle ilgili tedbir nafakası takdir edilmesi de isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. [18] 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 175 f. II birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır diyerek haklı sebep kavramının üstünde durur. [19] Y2HD, 07.03.2007, 15630-3493 ... Davalı-karşılık davacı kadının evlenme olmaksızın fiilen başkası ile yaşadığı anlaşılmakla davalı-karşılık davacı kadın yararına tedbir nafakası ve yoksulluk nafakası hükmedilmesi doğru bulunmamıştır... Y2HD, 14.01.2010, 21018-526 ... Davalı-davacının iaşesinin beraber yaşadığı şahıs tarafından karşılandığı yapılan soruşturma e toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının geçimiyle ilgili tedbir nafakası takdir edilmesi de isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. [20] Y2HD, 19.04.2004, 4146- 4939 [21] Y2HD, 27.03.2012, E. 2011/9783, K. 2012/7257 [22] Y2HD, 29.01.2004, 434- 1082 [23] Y2HD, 06.10.2005, 11080- 13639 [24] Y2HD, 05.02.2009, E. 2007/16542, K. 2009/1508 [25] Y2HD, 31.03.2008, 4470- 4442 [26] Y2HD, 22.06.2004, 5092- 8238 [27] TMK m. 169 [28] TMK m. 197 [29] Y2HD, 28.04.2004, 386 5497
Comments