Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından verilen idari para cezası kararlarına itiraz sürecine ilişkin Anayasa Mahkemesi tarafından hâkimlik tarafından hiçbir değerlendirme yapılmamasının mülkiyet hakkının korunmasına yönelik usule ilişkin güvencelerin ihlal edildiği kararı verildi.
İlgili kararı özetine aşağıdan erişebilirsiniz.
ANAYASA MAHKEMESİ'NİN 2020/7518 BAŞVURU NUMARALI M.I.I. BAŞVURUSU
Başvuru Konusu
Başvuru, veri güvenliğini sağlamaya yönelik gerekli teknik ve idari tedbirlerin alınmadığından bahisle Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından uygulanan idari para cezası nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
Olay Özeti
Başvurucu 8/9/2018 tarihinde devraldığı konaklama şirketinin konuk rezervasyon veri tabanındaki şüpheli işleme dair kurum içi güvenlik aracından bir uyarı almıştır. Yapılan incelemeler sonucunda 19/11/2018 tarihinde, bu şirketin konuk rezervasyon veri tabanına yetkisiz üçüncü bir kişinin eriştiği bilgisi teyit edilmiştir. Bu durum kamuoyu , verisi etkilenen kişiler ve Türk vatandaşlarını ilgilendiren güvenlik olayı hakkında 3/12/2018 tarihinde Kişisel Verileri Koruma Kurumu ile veri ihlali bildirimi olarak paylaşılmıştır.
Kişisel Verileri Koruma Kurul’u tarafından 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun 12. maddesinin 1. ve 5. Maddelerinin ihlalinden toplam 1.450.000 TL idari para cezası uygulanmasına karar verilmiştir
Başvurucu özetle süreçte 26/7/2019 tarihinde idari para cezasının kaldırılması talebiyle itiraz etmiştir. İstanbul Anadolu 1. Sulh Ceza Hâkimliği (Hâkimlik) 23/12/2019 tarihli kararı ile idari yaptırım kararına yapılan başvuruyu reddetmiştir. Başvurucu, Hâkimliğin 23/12/2019 tarihli kararına itirazda bulunmuştur. İtiraz, İstanbul Anadolu 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 9/1/2020 tarihli kararıyla kesin olarak reddedilmiştir. Söz konusu kararlar kısa gerekçeler ile Kurul’un kararına dayanarak verilmiştir.
Başvurucu itiraz dilekçesinde özetle idari yaptırım kararının usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, 6698 sayılı Kanun'un yürürlük tarihinden önceki olaylara uygulandığını, veri sorumlusu olarak kendisinin kabul edilemeyeceğini, Kurul kararının gerekçeli olmadığını, 6698 sayılı Kanun'da ihlal bildiriminin en kısa sürede yapılmasının düzenlendiğini, kısıtlayıcı bir süre öngörülmediğini, idari para cezasının en yüksek hadden verilmesinin ölçüsüz olduğunu belirtmiştir.
Başvurucu, nihai karardan sonra 19/2/2020 tarihinde Anayasa Mahkmesi’ne bireysel başvuru yapmıştır.
Başvurucunun İddiaları
Başvurucu özetle idari para cezasına ilişkin Kurul kararının usulüne uygun biçimde tebliğ edilmediğini, yeterli gerekçe içermediğini, derece mahkemesi tarafından yeterli ve gerekli inceleme yapılmaksızın itirazın reddine karar verildiğini, Tüm teknik ve idari tedbirlerin alındığını, kısa bir sürede ihlalin tespit edilip bildirildiğini, 6698 sayılı Kanun'da bu yönde kısıtlayıcı bir süre bulunmadığını, bu hususun derece mahkemeleri tarafından gözetilmemesinin suçta ve cezada kanunilik ilkelerine aykırı olduğunu, en üst hadden idari para cezası uygulanmasının orantılı olmadığını ve mülkiyet hakkını ihlal ettiğini ifade etmiştir.
AYM Kararı
Somut başvuruda başvurucu öncelikle 6698 sayılı Kanun kapsamında veri sorumlusu olarak kendilerinin değil veri ihlalinin yaşandığı devralınan konaklama şirketinin kabul edilmesi gerektiğini iddia etmiştir. Başvurucu, sulh ceza hâkimliğine itiraz ederken Kurul tarafından verilen kararın usule aykırı olarak tesis edildiğini, hukuken gerekli ve yeterli bir gerekçe içermediğini, idari para cezasının zaman bakımından uygulanabilir olmadığını, idari para cezalarının muhatabının kendisi olmadığını, dolayısıyla idari para cezasının cezada şahsiliğe aykırı olduğunu, kısa sürede bildirim yükümlülüğünü yerine getirdiğini, mevzuattaki süreye dair belirsizliğin aleyhine yorumlandığını, kanunda süreyle ilgili bir belirleme olmadığını, sürenin ne olması gerektiğine ilişkin olarak Kurul tarafından verilen kararların somut olaydan sonra verildiğini, dolayısıyla somut olayda uygulanamayacağını, kişisel verilerin korunmasında kusur sorumluluğunun esas olduğunu, tüm tedbirleri almasına ve kusuru olmamasına rağmen ceza verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, idari para cezasının ölçülülük ilkesine ve diğer cezaya konu edilen olaylar ile karşılaştırıldığında eşitlik ilkesine aykırı olduğunu belirtmiştir. Başvurucunun bu iddialarının yargılama sürecinin bütününü etkileyen önemli ve karşılanması gereken iddialar olduğu açıktır. Başvurucunun bu itirazları hakkında Hâkimlik tarafından hiçbir değerlendirme yapılmadığı görülmüştür (bkz. § 19). Bu sebeple mülkiyet hakkının korunmasına yönelik usule ilişkin güvencelerin somut olayda yerine getirilmediği sonucuna varılmıştır.
İlgili kararın tam metnine aşağıda yer alan bağlantıdan erişebilirsiniz.
(M.I.I. [GK], B. No: 2020/7518, 12/10/2023, § …)
Karar Tarihi: 12/10/2023
R.G. Tarih ve Sayı: 15/12/2023-32400
Kişisel Verilerin Korunması Kanun’da idari para cezaları yönünden yargı yoluna ilişkin özel bir hüküm düzenlenmemiştir. Kanun’daki idari para cezaları için Kabahatler Kanunu’na atıf yapılarak Kabahatler Kanun'a ilişkin hükümleri uygulanacağı anlaşılmaktadır. Kabahatler Kanunu’nun 27. maddesi gereğince, Kurul tarafından verilen idari para cezası yaptırımlarına karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük süre içerisinde Sulh Ceza Hakimliği’ne başvurulabilir.
Kurul kararlarına karşı başvuru yolları başlıklı yazımıza aşağıda yer alan bağlantıdan erişebilirsiniz.
コメント